tag:blogger.com,1999:blog-8545524059861002163.post8778855244736921047..comments2023-11-03T13:13:37.196+03:00Comments on Dare to be different?: 3 Büyüklerin algılanan değerleriEren Kumcuoğluhttp://www.blogger.com/profile/16093194498049852439noreply@blogger.comBlogger3125tag:blogger.com,1999:blog-8545524059861002163.post-72395825584642606142008-04-16T02:57:00.000+03:002008-04-16T02:57:00.000+03:00Sacmalik!!!FB taraftari baglidir takimina biz Deni...Sacmalik!!!<BR/>FB taraftari baglidir takimina biz Denizli faciasini bile en az hasarla atlattik birlik beraberligimizle.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8545524059861002163.post-63586624333030627432007-12-06T20:05:00.000+02:002007-12-06T20:05:00.000+02:00Pazarlama Cadısı;Kapsamlı yorumun için teşekkürler...Pazarlama Cadısı;<BR/><BR/>Kapsamlı yorumun için teşekkürler =) Yorumun üzerine yorum yapmadan önce bir kez daha hatırlatayım, hiç yapılmadığı için ve eğlenmek için yaptım. Keyifle okunuyorsa ne mutlu!<BR/><BR/>Şimdi yorumunu cevaplayım; Değerlendirmeleri "overall" bazda yaptım. Sokaktaki boş gezen insanın, esnafın, işçinin, patronun ve öğrencinin de olduğunu düşünmemin yanı sıra, zaman aralığı olarak bugünü değil tüm zamanları aldım. Elimden geldiğince tamamen genellemeye çalıştım.<BR/><BR/>Sosyoekonomik sınıflandırmayı yalnızca bilet satışlarına endekslemek çok yanlış olur. Bir seferinde büyük bir şirketin, yine büyük bir araştırma şirketine, piyasaya çıkaracakları orta segment bebek bezi için yapılan bir focus group'a farklı SES'lardan anneleri çağırılmıştı. C2 kaydı altında görünen anneye kocasının mesleği sorulduğunda "Mobilyacı" cevabını aldık. Moderatörü uyardık ve evde başka hangi tüketim ürünleri markalarını tercih ettiğini sorduk. Aldığımız cevap tahmin ettiğimiz gibiydi; hepsi premium markalardı.<BR/>Bunu niye anlattığımı tahmin edebilmişsindir. SES kriteri olarak o annenin kullandığı kalitesiz bebek bezi markası baz alınmış, dolayısıyla kollarında ve boynunda mücevherler taşıyan hanımefendi C2 olarak sınıflandırılmıştı.<BR/>Bunun doğru olmadığını düşünürken, oturumlardan edindiğim gözlemler doğrultusunda kadının zihinsel durumunu ve birikimini de işin içine kattığımızda esasında o annenin gerçekten C2 mensubu olduğunu kavramıştım.<BR/>Aynı şey burada da söz konusu diye düşünüyorum. Parasal boyutta Fenerbahçe A hatta A+ olur, %100 haklısın. Ancak, benim kriterlerimde bu durumun Galatasaray'a uygun olduğunu düşünüyorum. Daha sosyetik, daha geleneksel, daha "uzak" ya da erişilmez.<BR/><BR/>Kurumsallaşma konusundaki kriterler elbette daha seyreltildi, yani Avrupa kulüplerinin yapılarıyla kıyaslamadım. Domestik çapta bakılınca Fenerbahçe diğerlerne kıyasla yine de çok iyi.<BR/><BR/>Diğer konulara girmeyi kendim için lüzumsuz görüyorum, burada görmek istediğim en son şey bir futbol tartışması yaratmak olur =)<BR/><BR/>Samimi yorumun için tekrar teşekkürler!Eren Kumcuoğluhttps://www.blogger.com/profile/16093194498049852439noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8545524059861002163.post-56604101172938127662007-12-06T18:51:00.000+02:002007-12-06T18:51:00.000+02:00Koyu bir Fenerbahçe taraftarı ve sporda pazarlama ...Koyu bir Fenerbahçe taraftarı ve sporda pazarlama eğitimi de almaya başlamış biri olarak Galatasaray' ın yoğunlukla savunulduğu bu yazıyı keyifle okudum diyelim :) Bazı küçük yorumlarım var:<BR/><BR/>1- sosyo ökonomik sınıflandırmada sınıflandırma bana biraz subjektif geldi :) sonuç olarak her takımın taraftarlarının artık üni kolları yoğun bir taraftara sahip. <BR/><BR/>Ekonomik açıdansa kombine satış rakamlarına bakmak lazım bence. En fazla kombine satanın Fenerbahçe olduğu açıklanmıştı. Ve en pahalı kombineler yine Fenerbahçeye ait. GS ve BJK' ın kale arkası kombineleri 250-300 YTL aralığında satılırken FB kale arkalarını 750 YTL' ye sattı. Bu durumda eğer GS a,a+ ise, FB taraftarının ekonomik ve sosyal statüsü için yeni bir tanımlama lazım :) Beşiktaş' ın durumu GS' den daha kötü olabilir. Ama o kadar düşük olduklarını sanmıyorum.<BR/><BR/>Karakterizasyon değerlendirmenize pek bulaşmak istemiyorum aslında. Zira ben bu şekilde düşündüğünüze de inanmak istemem. Galatasaray' ın sofistikeliğine, UEFA şampiyonluğuna ve eğitim kökenine katılıyorum. Ancak sanırım bilirsiniz ki pek çok marka için geçerli kural takımlarımız için de geçerli. Nasıl olduğu önemli değil, insanların kafasında nasıl konumlandığın önemli. <BR/><BR/>Örneğin Collezione bugün ilk başlardaki en ucuz fiyat politikasını terketmeye başlamış olsa da, bugün hala pek çok insanın kafasında o haliyle durmaktadır. Bu da algı yönetiminden kaynaklanmaktadır. <BR/><BR/>Roberto Carlos' lu FB Cumhuriyeti, GS' ın geçen yüzyıldan kalan UEFA takıntısı,Beşiktaş' ın Liverpool yenilgisi ... Bunlar takımları ve taraftarları sürekli gündemde tutan ve tetikleyen konulardır. Ancak yine de bu kadar yerden yere vurulamayacak kadar düzgün takımlardır. <BR/><BR/>Bugün çalkantılar içinde olsa da, futbolcularına imaj danışmanlığı veremeyen UEFA şampiyonu olmuş bir Galatasaray,harika pazarlama projelerine imza atmaya başlamış,Atatürk tarafından övgüyle söz edilmiş,Roberto Carlos gibi bir dünya starını Türkiye ligine getirmeyi başarmış bir Fenerbahçe, logosunda Türkiye bayrağı taşıyan Beşiktaş için yazdığınız kelimeler üzücü.<BR/><BR/>Bu ülkede taraftarını kendisine en fazla bağlayabilme potansiyeli olan takımdır GS. Sizin de belirttiğiniz gibi tarihinde bir UEFA şampiyonluğu vardır. Ancak eksik ve bilinçsiz yönetim, kendi işleri yerine başkalarının işlerine eğildiklerinden takımı bu kötü günlere sürüklemiş ve taraftarını küstürmüştür diye düşünüyorum. Fenerbahçe taraftarı için bahsettiğiniz terketme durumunu nedense ben özellikle son 3 senedir kombineli maçlara giden bir taraftar olarak göremedim. Ya ben körüm, ya siz olayları farklı gözlemliyorsunuz bilemedim. Hatta ve hatta İstanbul' da oynanan Inter maçı sonrası yüzlerce insanın "bu maçı alamasak da olur yeter ki böyle oynayın. Yenilirseniz yenilin" cümlelerini bizzat kulaklarımla duydum.<BR/><BR/>Fenerbahçe takımı ekonomik özgürlüğü ile 100. yıl kutlaması yapmış bir takımdır. GS ise devletten arsa istemekle meşgul.FB 13 şehidimizin ardından Beyonce konserini iptal edecek kadar ülkesini sahiplenebilen bir takım. <BR/><BR/>İtiraf edelim ki her takımda taşkınlık yapan ve takıma yakışmayan gruplar var. Ultraslan, Genç FB, Çarşının bazı grupları bunlara örnek. <BR/><BR/>Kurumsal yapıya gelince... GS ve BJK için durum içler acısı. Ancak FB de sandığınız kadar kurumsallaşmadı. Bizzat pazarlama ekibini görmüş biri olarak diyebilirim ki Aziz Başkan ın o ekibe el atması ve futbolu bir gram bile bilmeyen ve sevmeyen, rakipler denildiğinde heyecan duymayan, pazarlamayla alakası olmadığı belli o ekip elemanlarını bir an önce elden çıkarması gerekir.Ancak iletişim konusunda Koç' un gelmesi ile birlikte daha düzgün bir duruş söz konusu.<BR/><BR/>Serdar Bilgili' nin başkanlıktan ayrılması konusunda ise burada yazamayacağım bambaşka olaylar söz konusu. Sanıldığı ve yazıldığı gibi değil. Serdar Bilgili o kadar kolay vazgeçebilecek bir yapıya sahip değildir.<BR/><BR/>Başarılar konusunda bugün adından en fazla bahsettiren takım kimdir? UEFA şampiyonluğu UEFA mazisi anıldığında ortaya çıkıyor. Ve Türkler dışında yurtdışında sorun lütfen kaç kişi GS' dan bahsediyor?<BR/><BR/>Bence GS' ın UEFA şampiyonluğu da bizim Türk şarkıcıların eurovision 1.likleri gibi yanıp söndü.Umarım 8-0 da öyle söner :)Burcu Tüzünhttps://www.blogger.com/profile/09363757362904354587noreply@blogger.com