26 Mayıs 2008 Pazartesi

1.Redbull Flugtag İstanbul

Bir etkinlikteki başarı kriteri, etkinlik alanına olabildiğince çok insan çekmek midir? Amaçlarla doğru orantılıysa, zaman zaman evet. Bilinir bir markanız yoksa ve düşük bütçeyle sıradan bir etkinlik planlıyorsanız elbette bu şekilde yürüyebilir.

Peki Red Bull gibi bir marka için çalışıyorsanız ve elinizde Flugtag gibi bir etkinliğiniz varsa? O halde etkinlik alanına olabildiğince çok insan çekmek ister misiniz?

Çok fazla anlatmayacağım, zira etkinliğin içeriği herkes tarafından biliniyor. Ben işin eğlence tarafı hakkında birşeyler söylemek istiyorum.

Öncelikle, bir Flugtag fan'ı olmasam da çok eğleneceğimi düşünerek gittiğim bir organizasyondu. Ancak kafamda soru işaretleri vardı; "Caddebostan sahili bu çapta, böylesine kitlesel bir organizasyonu kaldırabilecek mi?".


Nitekim kaldırmadı. 12'de başlayan ve bizim saat 12.30'da yetişebildiğimiz organizasyondan, boyunlarında fotoğraf makinesi olan ve Flugtag için geldikleri her halinden belli olan insanlar, caddeye doğru adeta kaçıyorlardı. Sahilyolu'na çıkınca neden kaçtıklarını anlamamız uzun sürmedi. Kapatılan yürüyüş yolu inanılmaz kalabalığı sahilyolu'nda yürümeye teşvik ettiği gibi Red Bull araçları da sıra halinde yola park etmişlerdi.
Araç trafiğini geçtim, yaya trafiği dahi durmuştu.
Sunucuların sevimsiz olmasının yanında (bu tamamen benim görüşüm!) bir de kalabalıktan izleyemedikleri şovlar hakkında "Nasıl buldunuz, eğleniyor musunuz?" gibi yorumlar istemeleri ve cevap alamamaları zaten etkinliğin gidişatı hakkında ipuçları veriyordu.

Bunlar benim gözlemlerim, şimdi çevreden duyduğum feedback'lere gelelim.
Pek olumlu oldukları söylenemezdi. Etrafta Gfk'nın anketörleri dolaşıyordu. Nasıl bir skora ulaşacaklar bilinmez, ancak kalabalıktan, trafikten, beceriksizce düzenlenmiş organizasyon alanından ve alakalı-alakasız bir çok insanın aynı ortamda bulunmasından rahatsız onlarca insana ister istemez kulak misafiri oldum. Öyle ki, saat 18.00 civarı bindiğim taksinin sürücüsü trafikten şikayet ediyordu; "Red Bull kapatmış orayı, mahvettiler trafiği!".


Peki Red Bull ne yapmalıydı?

Herşeyden önce risk aldıkları, böyle bir organizasyon düzenledikleri, en önemlisi de bunu Caddebostan sahilinde gerçekleştirdikleri için tebrikler.
Ancak oturup kendilerine sormaları lazımdı; "Mekan kitlesel çağrı yapmaya uygun mu?"
Ben böyle bir etkinliğin biraz daha şehir yaşamına uzak alanlarda yapılması daha uygun olurdu diye düşünüyorum.

Ardından da şöyle düşünülmesi gerekirdi; "Mekanda kimlere konuşmak istiyoruz?"
Tamamen ilgili kitleyi getirip bir festival ruhu yakalamak, katılımcıları da organizasyonu yapan ekibi de motive ederdi. Yoldan geçen, alelade gelen insanlardan bir şey çıkmadığını bir kez daha gördük.

Ulaşım kolay bir yerde olunca bir başka sorun olarak aşırı kozmopolit yapı kendini gösterdi. Mini şortlarıyla, askılı bluzlarıyla gösterileri izlemeye gelen kızların arkasında biriken ve rahatsızlık yaratan erkeklerden sözediyorum. Üzülerek söylüyorum; bir süzgeç (ya da asayişi sağlayacak ekip) şarttı, fakat göremedik.

Böyle bir etkinlik için tribün gerekliydi, bunu da yalnızca -kendi deyişleriyle- "basın ve arkadaşları" (öyle yazıyordu) için düşünmüşler, geri kalan kitleyi kendi hallerinde bırakmışlardı. Alandaki ekran olmasa gösterilerden hiç bir şey anlaşılamayacaktı.
Caddebostan Migros olmasa ne yapacaklardı? Herhalde Migros tarihi satışlarından birini Pazar günü gerçekleştirdi. Sıcaktan bunalan kendine içecek birşeyler almak için oraya atıyordu.
Yeşil alanı düşündüler mi? Bunu bilmiyoruz. Umarım kalabalıktan sonra çevresel düzende fazla hasar olmamıştır.

Netice itibariyle ilk kez düzenlenen büyük çaplı bir organizasyondu, ancak yanlış yer seçiminden dolayı birçok insan için hoş bir anı olmadı. Flugtag'ın sıcak, kalabalık, trafik gibi olumsuz koşullarla bir arada anılan bir etkinlik olarak hatırlanıp hatırlanmayacağını göreceğiz.

Hiç yorum yok: