Anlaşılamayan Sosyal Medya
Bir seferinde "Hergün bir sürü insan internet'te markanıza tecavüz ediyor!" diye bir söylem duymuştum.
Sosyal Medya'yı tanımlamak için kullanılan bu tabiri, o zaman çok garip bulmuştum.
Kimisi bu tutumları tecavüz olarak adlandırsalar da, vizyon sahibi kimselerin bunu bir fırsat kapısı olarak görmeleri lazım.
İletişim profesyonelleri Sosyal Medya'yı, tüketicileri alınlarının orta yerlerinden vurabilecekleri bir keskin nişancı tüfeği olarak kullanabilecekleri gibi, ırzlarına geçen bir sapkın olarak da görebilir ve ondan sakınmak, bilgi çağının krizlerinin önüne geçmek için onu hijyenik tutmak gibi ulvi bir misyon da edinebilirler.
Her iki şekilde de, doğruları ve yanlışlarıyla, Sosyal Medya karşısında bir tavır almak durumundalar. Ancak, her ne kadar benimseyenler olsa da ikinci tercih, internet'in özgür yapısı gereği oldukça ütopik bir yaklaşım olmaktadır.
O halde, daha açık şekilde ilk seçeneği kullanmak için neler yapmalı?
1-Bloglara basına yaklaştığınız gibi yaklaşmayın. Basın bülteni gönderir gibi gönderilen özensiz iletilerinizin birçok blog yazarı tarafından hemen silindiğini hatırlatayım.
2-Bloglarda iletişim faaliyetleri yürütmek istiyorsanız terzi kesim uygulamalar uyarlamanız gerekir. Her blogun üslubu, tasarımı, takipçi profili ve dili ayrıdır. Buna gücünüzün yetmeyeceğini düşünüyorsanız banner tadında reklamlarla ne yer işgal edin, ne de paranızı harcayın.
3-Yaptırım gücünüze göre değişmekle birlikte, geleneksel mecralarda hoşunuza gitmeyen haberleri yayınlamadan önce geri çektirebilirsiniz. Bloglarda veya sosyal platformlarda hoşunuza gitmeyen bir yazıya rastladıysanız blog sahibini/yazarı yazıyı kaldırması için uyarmanız ise tam tersi etki yaratacaktır.
4-Kurumsal blog denemeniz ya da bloglarda söz hakkınızı kullanmaya çalışmanız amatör ellerde faciayla sonuçlanabilir. Bu konuya el atacaksanız en iyisi ya web 2.0'dan iyi anlayan bir PR şirketi bulmak (gelenekseller arasında web 2.0 hakimiyeti olduğunu iddia edenlere gülmek serbest!), ya da kafayı devekuşu misali kuma gömüp söylenenlere sırt çevirmek. Unutmayın, kendinizi aklamak için yapacağınız amatör bir girişim mevcut durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirebilir.
5-Önce araştırın. Sizin için neler söylendiğini, ne düşünüldüğünü belirleyin, uygun bir yaklaşım geliştirin, kalkanlarınızı ve silahlarınızı hazırlayarak iletişime geçmeyin. Sosyal Medya'ya karşı bu tip önyargılarınız varsa, Sosyal Medya'da hiç bulunmayın daha iyi.
Bu durumda kendinizi yine web 2.0'dan anlayan birilerinin kollarına bırakmanız ve ilk yaklaşım planını onlardan duymanız yerinde olacaktır.
Benim aklıma ilk gelenler bunlar, sizin eklemelerinizle daha değerli olacaktır diye umuyorum...
Not: Bu yazıyı Eylül 2008 tarihinde yazmış, ancak yayınlamamıştım. O günden bugüne kadar Sosyal Medya ve web 2.0 üzerine 15'i aşkın, daha geniş kapsamlı yazı yazdım. "Sosyal Medya'yı ben anlatacağım" gibi bir kaygım olmamakla birlikte, amacım pek az insanın değindiği bu konuda ilgilenenlere nitelikli bir kaynak oluşturmak ve yol haritası çıkartmaktı.
Bu doğrultuda çoğunlukla çok güzel feedback'ler almama rağmen, son dönemde karşılaştığım bazı yaklaşımlar kendimi "boşa konuşuyorum herhalde?" diyerek sorgulamama sebebiyet verdi.
Umuyorum ki çoğunluk ilk gruptadır...
3 yorum:
Ağzına sağlık Eren, oldukça güzel bir yazı olmuş. Bu Web 2.0'dan anlayan PR firması da Türkiye'de nasıl olsa varsa da az onları bir listelesek güzel olur aslında...
Ve kesinlikle boşa konuşmadığını söyleyebilirim... o yüzden sen hep ilk gruba seslenerek yaz, ikinci gruptakiler de bırak bildiklerini yapsınlar..
Mehmet teşekkür ederim. FF'e gelen bolca yorumdan sonra da ikinci grubun fazla olduğuna inancım arttı.
That is some inspirational stuff. Never knew that thoughts might be this varied. Many thanks for all of the enthusiasm to offer such beneficial data right here.
Yorum Gönder