13 Ağustos 2009 Perşembe

Şirketler için (İK temelli) itibar yönetimi 2.0

Profesyonel kimliği web'de öne çıkarmanın sakıncalarından ve zaman içerisinde kişisel marka'ya nasıl zarar verebileceğinden bahsetmiştik.
Bu sefer de profesyonel kimliği web'de ön plana çıkarmanın şirkete nasıl zarar verdiğinden bahsedelim.


İçinde bulunduğumuz ve Sosyal Medya kullanımının early majority seviyesine girmeye başladığı bugünlerde, gazetelerin İK eklerinde blog yazmanın kariyer basamağını daha kolay ve erken tırmanmak için bir yol olduğunun altı çiziliyor.
Bu da yeni mezunların değil ama, hali hazırda bir şirkette çalışan insanların kendilerini bir şekilde gösterme çabası haline gelebiliyor.

Bu çabalar marka için, kişinin mizacına göre, olumlu da olumsuz da sonuç verebilir.
Benim gördüğüm örnekler ise ağırlıklı olarak olumsuz yönde.

İtibar Yönetimi 2.0
Siz ya da bağlı olduğunuz kurumunuz halen sosyal medya içerisinde yer almıyor olabilirsiniz. Yine de bu, tehdit altında olmadığınızın göstergesi değildir.

Eğer sosyal medya içerisinde profesyonel kimliğini her fırsatta öne çıkaran ve paylaşımlarını bu eksende yapan bir çalışanınız varsa, kendisinin sosyal medya içerisindeki olumsuz tutumları şirketinize orta ve uzun vadede negatif algı yaratabilir (olumlu tavır için de vice-versa).

Hangi davranışlar?
  • Şirket içerisindeki pozisyonunu öne çıkaran kişilerin yanlış kelime seçimleri,
  • Bu kimlik içerisinde insanlarla tartışmalara girmeleri,
  • Karşılıklı saygı kurallarını hiçe saymaları,
  • Argo konuşmaları,
  • Toplum genelinde kabul görmeyen ya da hoş karşılanmayan tutumlar sergilemeleri

eninde sonunda şirkete zarar verecektir.

Şirketler personellerine, kendilerini dışarıda nasıl temsil etmeleri gerektiğini tembihliyorlarsa, profesyonel kimliğini web'de öne çıkaran kimselere de aynı modeli uygulamaları itibar yönetimi açısından önemlidir.

Sınırları kim belirleyecek?
İK departmanı işe giriş esnasında önümüze, sosyal medya kurallarını okuyup anladığımızı, kurallara uyacağımızı, uymadığımızda iş akdimizin feshedileceğini taahhüt ettiğimizi içeren bir form daha mı koyacak?
Yoksa kurumsal iletişim departmanı, gazetecilerle gerçekleştirdikleri yuvarlak masa toplantılarını ve etkinliklerini bırakıp bize sosyal medya adabı konusunda eğitimler mi verecek?
Bugün içinde bulunduğumuz şirket yapıları itibariyle bu soruların cevaplarını vermek güç. Henüz sosyal medya farkındalığı çok az olan kitlelerin bu konuyla ilgili organizasyon içerisindeki yapılarını değiştirmeyi beklemek ütopik olur.

Bu topraklar halen bakir sayılır. Dolayısıyla kendi sınırınızı kendiniz çizeceksiniz. Önce kendiniz, sonra şirketiniz için.

Çalışanlarımız sosyal medya içerisinde, ne yapmalı?
Tuğçe Esener, geçtiğimiz günlerde Şirket personeli için Sosyal Medya kullanım kuralları adlı bir yazının çevirisini yaparak paylaşmıştı. Okumanızı öneriyorum.
Yazının içinde şirketinizi, etkileşimli mecralarda kendi çalışanlarınızdan koruyacak bir çok madde görebilirsiniz.

Henüz emsallerine Türkiye'de rastlamadık, ancak blog yazmanın ve sosyal medya içerisinde bulunmanın bir farklılaşma mecrası haline geldiği bugünlerin hemen ardından şirketlerde de, ufak çapta bile olsa, çalışanlardan kaynaklı sosyal medya krizleri ortaya çıkacaktır.

Şimdiden önleminizi alıp sınırlarınızı belirlemek, ya da (her zaman yaptığımız gibi) "günü gelince bakarız" demek de sizin elinizde.

Hiç yorum yok: