23 Ağustos 2007 Perşembe

Ulaşılabilirlik... Gerekli mi?


4P'den 4C'ye çoktan geçtik. Place'in yerini Convenience (kolaylık-ulaşılabilirlik) aldı. Eh, tüketici için halen oldukça önemli tercih kriterlerinden biri.

Buyrun, örnek briefistan'dan, "Ikea'ya nasıl gidilir?" diyor bilog, güzel soru(n).


Yazıyı okuduktan sonra altına yazdığım cevap tadındaki yorumu paylaşmak istiyorum;

"Aslında hata falan yok. Herşey öyle güzel oturuyor ki yerine...


Ikea'ya varışın ne denli zahmetli olduğu konusunda hemfikiriz. Şimdi gelelim adamların düşüncesine.

Ikea'ya arabam olmasa gitmezdim. Ne işim var benim Ikea'da? Hemen hemen hiç! Ama nedir, inovasyon ilhamı almak, yeni ne var görmek, tüketiciyi seyretmek ve en önemlisi o kadar yol gelmişken bir şeyler almak (fotoğraf çerçeveleri ve devasa bardaklarına bayılıyorum!). İşte, adamların mantığı bu, işi olmayan adam kolayca gelmesin, güvenlik ve ağırlama maliyetlerini düşürelim, her gelen geldiğine değeceğini hissedeceği ufak bir alışveriş yapsın (3 ya da 4 sefer gittim, hiç elim boş çık(a)madım!)

Aynı taktiği Vatan Computer'da uyguluyor. Teknosa, Bimeks gibi her supermarketin içine bir mağaza açmaktansa ulaşımı göreceli olarak zor ve müstakil mağazalar açarak yalnızca ilgili insanları mağazaya davet ediyorlar. Dediklerine göre, Teknosa gibi bir teknomarkette içeri giren müşteri-satın alma gerçekleştiren müşteri oranı oldukça düşükken Vatan'da bu oran %80'lere kadar yükselmişti, bu sayede bir çok maliyeti kısmış olarak etkili çalışıyorlardı. Ikea'da da Vatan'da da durum aynı yani..."

Akademisyenler 4P mi 4C mi diye tartışa dursun, Ikea yolunu bulmuş bile. Bunun üzerine gelip de pazarlamada formüllerden ve kurallardan bahsetmek olur mu?

Dipnot: Gezinirken Ikea'nın Psikolog ve Perakendeci gözünden değerlendirmeleri'ne rastladım, buradan ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok: