30 Aralık 2007 Pazar

En içten dileklerimle...

2007 size ne getirdi bilemiyorum, ama benim için bir geçiş yılıydı. Askerlik, tatil, iş arama derken bütün süreçleri tamamlayıp yeni bir yıla başlıyorum.

Blog yazmaya çok kısa bir süre öncesinde başladım. 6 ayda bir sürü insanı tanıdım, kiminizle bazı etkinliklerde yüz yüze görüşme imkanı buldum, kiminizle henüz bulamadım, belki de hiç bulamayacağım ancak yine de sizi tanıyabildiğim için çok memnunum.

Aylık ortalama 22 olan yazı giriş miktarımın, yeni işimin verdiği heyecanla git gide düştüğünü görebiliyorum. Yazma aralığımı tam kestiremesem de Aralık ila Kasım aylarının oranında olacağını zannediyorum.

Yeni yılda blog içeriği için esinlendiğim bir kaç farklı fikrim var. Onlar dışında, reklam yerleştirmeyeceğim, tasarımda değişiklik yapmayacağım, domain ile uğraşacak vaktim olmadığından almıyorum, bir de facebook grubu var, onu ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Çoğunluğu olumlu olmak üzere bir çok geri bildirim aldım, eksiklerimi giderdim, hatalarımı düzelttim, bilmediklerimi öğrendim... Katkılarınız için teşekkür ederim.

Yeni yılın hepinize sağlık, mutluluk, sevgi, başarı, huzur ve bol kazanç getirmesini, uzaklardaki sevdiklerinize, hayallerinize ve isteklerinize ulaştırmasını umuyorum.
Mutlu yıllar!

27 Aralık 2007 Perşembe

Bireysel Gerilla

Beşiktaş'ta bulunan, benim gördüğüm en orijinal ders ilanlarından biri.


Bir sürü enstrüman dersi ilanı görürüz, dikkatimizi bile çekmez, anlamsız kağıt parçalarından başka bir imgelem oluşturmaz değil mi? Bu, kesinlikle kafayı çevirtip "Bu da neymiş?" dedirtiyor.

24 Aralık 2007 Pazartesi

Hareket güzel, sesleniş kime?

Göze, son zamanlarda radyo spotu olarak benim de dikkatimi çeken "Conta Hareketi"nin TV uyarlaması hakkında yazmış;

"'Başkan' kelimesini de duyunca "ne kadar cesur olmuş", diye düşündüm. Sadece "şehrin su boruları yenilensin, çocuklarımız susuz kalmasın" demeyi de tercih edebilirlerdi."

Kampanya çok anlamlı, çok beğendim. Ancak benim dikkatimi çeken de mesajın kitlesi olan "Genç Anneler" oldu.
Şu "Genç"in biraz açılması lazım da... Ona değinmeyeceğim.
Peki hedef neden "Genç Anneler"?
Yaşlı olanları için fazla kafa karıştırıcı ve yorucu olur diye mi düşündüler?
Yoksa "dünyevi işler"
konusunda yaşlı anneleri gençlere göre daha mı duyarsız buluyorlar?

Ben bilemedim. Cevabı olan?

Ek olarak, web sitesine göz attığımda gördüm ki "Ancak elbette kampanyamız genç annelerle sınırlı değil" gibi bir bilgilendirme cümlesi de mevcut. Gel de çık işin içinden.

23 Aralık 2007 Pazar

Detaylar şirketleri bile ele verebilir!

Normalde İş Bankası'yla değil çalışmak, yakınından bile geçmem! Bana hep işini sevmeyen, hantal bir banka imajı verdiği içindir bu.
Geçenlerde, işyerim çalıştığı için mecburen kendime bir İş Bankası hesabı açmak zorunda kaldım...
Kullanılamaz haldeki telefon bankacılığı hizmetinden vazgeçtim ve interaktif işlemler için şifremi kendi kendime banka ATM'sinde oluşturduktan sonra yeni açtığım hesabımdaki her kuruşu kendi bankamın hesabına yönlendirmek istedim ve İş Bankası'nın web sitesine girdim.

Sayfa açıldı. Biraz bekledim, bekleyişim ekrana boş boş bakmaya döndü. Ancak hiç bir şey olmadı.

http://www.isbank.com/ adresine girin, ne demek istediğimi anlarsınız.

Şimdi İş Bankası'na soruyorum, bu sayfayı açan müşterileri http://www.isbank.com.tr/ adresine otomatik olarak yönlendirmek;
-Teknik kabiliyetinizin ötesinde miydi?
-Değildi de çok mu zor geldi?
-Devlet dairesi mantığıyla "Kullanıcılar adres çubuğunun sonuna .tr yazarlar, olur biter" mi dediniz?
-Yoksa hiç mi aklınıza gelmedi?

"Ufak bir detay" denebilir, ancak bu safhaya gelene kadar hizmette yaşadığım olumsuzluklar ve bürokratik bekleyişler, ek olarak telefon bankacılığı hizmetinin yetersizlikten öte bir durumda olması zaten bankanın iş bitiricilik ve hizmet konusunda ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor.

Bu tip detaylara önem vermeyen bir firmanın ürününün/hizmetinin bana göre olmadığını bir kez daha anladım. Şahsi düşüncem, bu detayların, firmanın satın alma sonrası size karşı takınacağı genel tavrın da çok net bir göstergesi olduğudur.

18 Aralık 2007 Salı

Sosyal sorumluluk, kime karşı?

Bunu iyi anlamak lazım.


Hedef kitleniz kim? Sosyal sorumluluk konseptini anlamış insanlar mı? Eğer değilse, boşverin gitsin!

Indragandi sürekli olarak takip ettiğim sitelerden biri. Üye değilim ve ürün de almadım, ancak yine de siteye 2-3 günde bir göz atarım. Dün listelenen ürüne bakınca aklımdan geçirdiğim ilk şey bu ürüne karşı "site müdavimleri"nden gelecek tepkiler oldu. Şöyle diyordu indragandi;


"Bugün indragandi de; tüm dünyada meme kanseri konusunda bilinç oluşturmayı ve erken teşhis olanaklarını kadınların hizmetine sunmayı hedefleyen FTBC (Fashion Targets Breast Cancer) sosyal sorumluluk projesini destekleme günü..."


Açık ve net bir giriş cümlesinin ardından projenin amacı anlatılmış ve elde edilen gelirin Türk Meme Vakfı'na bağışlanacağını ve makbuz yollanacağı anlatılmış.


Eğer böyle bir kitleyle iletişim kurmaya çalışıyorsanız, asgari düzeyde duygusal, azami düzeyde rasyonel olmanız gerekiyor. Çünkü ucuza teknoloji almak dışında başka hiç bir şey umurlarında değil!

Neyse ki, yorumlara tepkisini gösteren bazı üyeler olmuş. Eminim ki indragandi'nin bu jesti onların gözündeki değerlerini yükseltmiştir. Zaten "istenen müşteri", daha ucuzunu bulunca terkeden cinsten olanlar olmuyor. Bu müşteri profili de kendi kendine değil, şirket başarılarıyla oluşuyor.

Böyle cesur bir yaklaşım ve duyarlılık sergiledikleri için indragandi'yi tebrik etmek lazım!

16 Aralık 2007 Pazar

Sokaklardaki gerillalar, graffiticiler!

Güzel artwork, değil mi?


Erenköy'de bir manavın hemen yanındaki bu duvarı "freelance" dolaşan graffiticiler yapmış olsa gerek. Çok merak etmeme rağmen uygun durumda olmadığımdan manavın kendisine gidip gerçek hikayeyi öğrenemedim, ancak benim senaryomda mahallenin gençleri, manav amcalarının yanında duran boş duvarı hem kendilerine hobi olacak, hem de manav amcalarına yarayacak şekilde değerlendirmek istemişler ve olaylar gelişmiştir.

İzni alındıktan sonra bu duvarlar bedava mecra. Yapılan iş bu denli renkli ve eğlenceli olunca dikkat te çekiyor. Sıradan bir manav bile olsa. Bir de şehrin belli yerlerinde kendi markanız için olduğunu düşünün!

Pazarlama iletişimcileri, sprey boyaları seven ve bolca boş vakti olan bu graffiticileri -elbette ki sağlam briefler doğrultusunda- kendileri için kullanabilir. Hem de çok az miktarda nakit (ya da hediye) ve bir kaç kutu sprey boya ile!
Ancak, brief çok önemli, zira eline boya verdiğiniz çocuklar gidip te bir caminin ya da yasak bir yerin duvarını boyarlarsa, kaş yapayım derken göz çıkarabilirsiniz!

Spor giyim firmaları, GSM operatörlerinin alt markaları ve bazı hızlı tüketim ürünleri markaları için bence çok uygun.

11 Aralık 2007 Salı

Efe Rakı Advergame

Efe Rakı "Çal Oynasın" isimli bir advergame hazırlamış. Şu anda hatırlayamadığım ancak MSN Messenger pencerelerimden birinin hemen altındaki metne tıklayarak giriş yaptığım sitede ilk dikkati çeken unsur elbette ki +18 uyarısı oluyor.


İster klavye aracılığıyla isterse de mikrofon yardımıyla (el çırparak) oynanan oyunun mantığı şöyle, bir dansöz müzik eşliğinde oynamaya başlıyor, bu esnada alttan geçen baloncuklar ekranın alt ortasında bulunan dairenin içine girince space tuşu ile (ya da mikrofon desteğiyle oynanıyorsa el çırparak patlatılıyor) ve bu sayede ritim tutuluyor. Bölümleri geçip sona gelene de özel bir sürpriz varmış!

Belki interaktifçiler bana kızacaktır, fakat genel konuşmak gerekirse ben advergame olayının (uyarlanmadığı müddetçe) firmalar için büyük maliyet olduğunu düşünüyorum. Çünkü büyük bütçelerle ortaya çıkarılan -bilgisayar oyunlarına göre- çok basit işler tüketicide oynanabilirlik hissi yaratmıyor. Bir de "Login" olunup oynananları var ki, oraya hiç girmeyeceğim. Kısa süreli ilgi uyandırabiliyorlar, fakat çoğu zaman ayrılan bütçeye değmeyen örnekleri görmekteyiz.

Bence bu seferki ezberi bozmuş.
Fazla dikkat istemiyor, mantık basit, görsel anlamda erkeğe hitap ediyor, kısa süreli, sıkmayan, erkeklerin birbirine anlatabileceği cinsten bir advergame olmuş. Bu denli dinamik bir yapı, Rakı tüketen kitle için uygun diyebiliriz. Bu sefer değmiş gibi.

5 Aralık 2007 Çarşamba

Mitsubishi L200 4x4 Outdoor

Marketing Türkiye'ye habere çıkacak kadar güzel, ya da anlatıldığı gibi bir şeyler ileten bir çalışma mı? Bence hayır.



Bu outdoor uygulama Caddebostan'da McDonald's karşısında ikâmet etmekte. Çok iğreti duruyor bence. Beğenen var mı?