1 Nisan 2008 Salı

İzmir'de iletişimde sınıfta kaldı

Expo 2015 nedir?

Kaç kere duydunuz?
Peki bu organizasyon hakkında ne biliyorsunuz?
5 dakikanızı ayırıp webden araştırma yaptınız mı?
Yoksa yalnızca elinize geçen forward maillerden duyduğunuz kadarını mı biliyorsunuz?

Geçtiğimiz aylarda İletişim Bakanlığı kurulsun dediğimde, aslında kastettiğim tam da bu gibi işlerdeki tutarlılıkları takip edip, geleneksel söylemlerin dışında hareket edebilmek, gerektiği gibi kamuoyunu bilgilendirme amaçlı bir organizasyon kurulmasıydı. Yorumcu bir arkadaş bunu bir propoganda mecrası gibi görüp Nazi döneminde uygulanan metotlara benzetti.

Benzer yaklaşımlarla ve "işimizi şansa bırakmak" ile, diğer ülkeler arabaya biniyorken biz hala yaya yürüyor olacağız.

En acısı da, Milano, adaylığı açıklandıktan hemen sonra iletişim faaliyetlerine başladı. Çünkü bunun uzun vadeli bir yatırım olduğunun farkındaydılar.
Ancak İzmir için yapılan iletişim çalışmaları (kaba tabirle "yumurta kapıya dayanınca") sadece 4 gün önce başladı.
Herşey bir yana, bir çok kişi, duyarlı bir vatandaşın alelacele yazdığı bir mail'in zincirleme forward edilmesi vasıtasıyla bu etkinliğin varlığından haberdar oldu. Expo 2015 ile kimseler ilgilenmedi, tabir-i caizse "öksüz kaldı".
Ben burada bir sürü yanlış görüyorum, ama Can Dündar'ın konu hakkındaki yazısını okuduktan sonra bakın bakalım başka hangi yanlışları göreceksiniz?

Pazarlama profesyonelleri bile iletişimin bütünleşik ve uzun vadeli yaklaşımlarından bi'haberken, politikacıların bunu bilmesini beklemek ütopik olur. Birilerinin bunu yapması gerekiyor...
Üzerine fazla düşünmek istemiyorum, çünkü başka ülkeler iletişim faaliyetlerini, içerisinde bulundukları durumlara uygun, farklı vaatlerle başarıyla sürdürebiliyor. Bizim hala her durumda elimizdeki doğal nimetlerden medet ummamızı ve başka bir değer sunamamamızı ise çok zavallıca buluyorum.

3 yorum:

Zafer Yılmaz dedi ki...

Bende aynen böyle düşündüm. EXPO nedir? 7 sene sonra yapılacak bir organizasyon için bu kadar sevinç nedendir? Bana daha çok x bir partinin seçimleri kazanma coşkusu gibi geldi. İzmir'liler alınmasın ama bilinçsizce yapılan, o kadar kişiden kaçının EXPO'dan haberi olduğuna da şüpheyle yaklaşıyorum...

Burcu Tüzün dedi ki...

Off off. Çok derin bir mevzu bu. Expo' yu tüm medyamız İzmir' e geleck turist rakamları ve turistten akacak döviz olarak tanıttı. Ama hepsi bu...

Milano İzmir kararını canlı izledim. Bizim medya bir anda çığlık çığlığa İzmir kazandı diye bağırırken bir şeyler oldu. Milano kazandı ama üzülmeyin bir gün İzmir' e de gelecek dedi vali.

İzmir kazandı dediklerinde aklımdan geçen ilk şey :" Ne yaptılar ki kazandılar? İzmir' in güzelliğine mi tav oldu adamlar?" oldu. İletişim planı, konumlandırma, altyapı çalışmaları gibi terimler aklımda uçuşurken cumhurbaşkanımızın konuşmasında cümlesini "Çok ciddi rakamlardan bahsediyoruz. Ve kararınızı verirken bir ülkenin geleceğini şekillendiriyorsunuz." olduğu söyledi. **bizim medyadan öğrendim o yüzden doğruluğundan emin değilim :)** Eğer cümle buysa cidden zaten bizim eksiklerimiz ve yanlışlarımız baştan başlıyor. Karar veren mekanizma ülkeye kazandırmaktan bahsetmiyor ki. Sadaka mı bu :) Adamlar için en önemlisi en iyi ev sahibini seçmek. Böyle bircümle insanlara bu işi gelecek para için yapıyormuş gibi bir imaj çizmedi mi? Benim aklıma ilk bu geldi.

İletişim Bakanlığı çok gerekli. Mısır örneği gibi. Tamamen tarafsız olmalı. Ve seçimlerle etkilenmemeli. Ama başına kimin geleceği daha da önemli. İletişelim derken faciaya sebep olmak da var :)

Eren Kumcuoğlu dedi ki...

Burcu;
Haklısın, böyle bir organizasyonun kesinlikle profesyonel iletişimciler tarafından gönüllülük esasıyla yürütülmesi gerekiyor. Atamalara bırakılırsa bakan yeğenlerinin facialarıyla yüzleşmemiz çok ta uzun sürmez. Ama yine de bu bakanlık önerisi pek bize göre sanırım, en iyisi bunu gönüllülük esasıyla işleyen bağımsız bir danışmanlık mekanizması olarak düşünmek olur sanırım. Profesyonel iletişimcilerin yol göstermesi bile farklılık yaratabilir.