Yüce'nin geçenlerde iyi bir pazarlamacı olmanın gereklilikleri hakkında yarattığı listeye bir göz atın derim. Kendinizi test edin, kaçının yanına tik atabileceğinizi görün.
Bu ütopik listenin altına yorumumu yazdım, Yüce'de bu yorumu blogumda paylaşmamı önerdi.
"Zaman dilimi olarak içinde az bulunduğum pazarlama-iletişim camiasını düşündüm ve genç bir iletişimci olarak soruyorum;
İyi sunum yapmak... Kaç pazarlamacı-iletişimci gerçekten iyi sunum becerilerine sahip?
Okumak... Kaç pazarlamacı bilgilerini taze tutmaya çalışıyor, bildiklerini yeniden hatırlıyor?
İsmi google'landığında nitelikli sonuçlara ulaşılması... Kaç pazarlamacı "online community evangelist"lik yapıyor?
Blog yazması-okuması... Yok canım!
Ayaküstü sohbetlerin ustası olması... Kaç pazarlamacı etrafındakilerle doğru dürüst iletişim kurabiliyor?
Benim gördüğüm kadarıyla bizim pazarlamacı-iletişimcilerimiz iyi sunumu, uzun yazıları madde haline getirip toparlamakla tanımlıyor.
Okumaya "bullshit" diyor. Ajanslarda kitaplara gülünüp geçiliyor, kurumsalda ise "sen toysun kitap okumaya devam et" deniyor.
Trend takibi mi? Daha neler!
İsmi google'landığında sonuç çıkmaması çok normal. İnternet'te neymiş? Facebook'tan ve MSN'den ibaret bir oyuncak.
Blog okuması-yazması da nerden çıktı? Akşama Şamdan'da parti var adamım, vakit ayıramam böyle şeylere!
En ölümcül günah ise şu sohbeti becerememe konusu. Sorumlusu olan unsur, yukarıdaki olumsuzlukların hepsinde bulunuyor bana göre; Kibir.
Pazarlamacılarımız-iletişimcilerimiz o acaip kibirlerinden kurtulabilseler, insanlarla diyaloğa girmekten çekinmeseler, başarısızlıklarından ders alabilseler... Belki o zaman iyi bir pazarlamacı, iyi bir iletişimci olabilirler.
Geri kalanı kendiliğinden olacaktır..."
Benim mevcut durum görüşüm budur. Daha tecrübeli (ya da tecrübesiz!) olup ekleme yapmak isteyen var mı?