6 Şubat 2009 Cuma

Sosyal Paylaşım Ortamları’nda muhalif insan davranışı

Bunlar enteresan insanlardır.

Kimi bir dayanağı dahi olmadan muhalefet yapar, kimi siyasi görüşü üzerinden, kimisi de yalnızca öğreten adam - uyandıran ağabey olmak istediğinden…

Bu kişiler web’deki gelişmelere paralel olarak önce kendilerini IRC ortamlarında göstermeye başladılar. Malum, o dönemde web’de yalnızca tek taraflı bilgi alabiliyorduk ve sosyalleşmek IRC ortamına ve Mailing List’lere mahsustu. Mailing List’ler nispeten daha steril ortamlar olduklarından, bu insanların yükünü IRC çekiyordu…
Bu kişiler, IM dönemi gelip anlık sohbetler daha fazla kişiselleşince kısa bir süre duygusal buhranlar yaşadı. Ancak o zaman da Forum’lar icat oldu ve kendilerini bir anda bu ortamlarda, daha büyük öfkeyle tatmin etmeye başladılar. Yazdıkları IRC’de olduğu gibi uçucu olmuyor, aksine, kalıcı olduğundan dolayı kendilerini, IRC’nin ardından yaşadıkları duygusal buhrandan hızlıca kurtuldular.

Kimisi gecesini gündüzüne katarak yaptığı binlerce post ile bazı forumlarda yerlerine oturdular. Bugün, adeta küçük, dijital bir feodal sistem kurmuş gibi, etrafında müritleri olan topluluk insanları haline gelenleri bile görebiliyoruz, bu insanlar çok büyük saçmalıklar yapmadıkları sürece otoriteleri sarsılmayacaktır…

Buralarda yer edinemeyen, daha az zararlı olanları ise ya kendilerine yeni topluluk oluşturmaya çalışıyor, ya da şu sıralar yaptıkları gibi, microblogging sitelerine kapağı atıyorlar.

İşte şimdi tanımlayacağımız, tam da bu kendi hakimiyetini kuramamış, daha az zararlı gözüken, ancak “sinek küçüktür, mide bulandırır” misali iç kaldıran insanların davranış modeli olacak.

Özellikle FriendFeed ve Twitter gibi microblogging ortamlarında rastlayacağımız bu kişiler önce muhalefet olabilecekleri potansiyelde ya da birisinin sevincine vesile olan bir konu başlığı bulup onu kirletecekleri bir alt başlık düşünürler.

Politik bir aksiyon yorumu yapan başlıkların altına “Bu kadar kolay kanmayın, soluduğunuz her nefes İsrail’e para olarak gidiyor” diyerek bizi aydınlatırlar.
Yeni bir elektronik cihaz ya da vasıta alan kişinin heyecanlı başlığının altına gidip “3 kuruşluk şey mi seni mutlu etti? Bunlar birer araç, amaç değil!” diyerek kendi sahip olamadıklarına ve bize öfke kusarlar.
Hayvan sevgisini gösteren kişilerin başlıklarının altına “Bugüne kadar kaç aç doyurdun? Git te sokağındaki aç insanları doyur önce” diyerek bizi derin uykularımızdan, pembe bulutlu hülyalarımızdan uyandırırlar.

Zaman zaman aklı başında ancak diline hakim olamayan kimseler, bu insanları başlıklarını kirletmemeleri ya da akıllarını başlarına toplamaları adına uyarır. Dikkate alıp susmazlar, hatta “Başlığınızı daha fazla ‘kirletmek’ hakkım değil. Madem FriendFeed’i iyi kullanan insanlarız “feed”inizi ‘özel’ yaptığınızda inanın yazdığınız şeyleri görmek ‘lüksünden’ uzaklaşacağım” gibi dahiyane önermelerde bulunurlar.

Bu küstahlıktaki insanların unuttukları şey, web’deki en ilkel paylaşım platformlarından biri olan forumlarda dahi kayıt esnasında gereksiz gerginlik yaratacak ortama sebebiyet verilmeyeceğine dair bir taahhüt verdikleridir. Bunu sık sık unutmak ve alakasız yerlerde alakasız toplumsal mesaj verme kaygısı yaşamak ne gariptir halbuki. Kayıt kurallarında herşey açık olmasına rağmen, belki bunu hiç okumadıklarından bilmeden, belki de kendilerine dahi saygıları olmadığından bilerek bu kuralları çiğnerler.

Farkına varılabilen bir diğer husus ta, aynı davranış modelini sergileyen kişilerin bu bilgileri sanki ilk kez açıklıyormuşçasına bir havaya, bir “uyandıran adam” modeline bürünmeleri oluyor. Olgun ruhlara yakışan yaklaşım “Hocam sağolasın, bundan böyle daha farklı perspektiften bakacağım, dünya görüşümü değiştirdin” cevabı vererek bu kişilerin kişisel tatminini sağlamaktır.

Hepsinin bir ortak noktası vardır; aslında yaşamayı, hayatı sevmezler.

Kendini, düzenin çarkları’ndan bahsederek kitleleri uyandırma misyonunda gören bazı kişilerin, Türkiye’de iPhone yokken Amerikalardan gelecek kankilerine ürünü getirtmek için, yurttaki kuzenlerine de sim kilidini kırdırtmak için 40 takla attığını gördüm. Bunları başardıktan sonra yeni iPhone’larından ballandıra ballandıra bloglarına girip kapitalizm’i dövdüler…

Herkese negatif muhalefetsiz günler dilerim…

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Aslinda ben de cok muhalif bir insan olsam da soylediklerinin cogunluguna katiliyorum. Ancak bazen insanlar o kadar salak seyler yaziyorlarki, o ana kadar forumlarda veya sosyal aglarda sessizce beklemis olsan da sabrinin son raddesine gelip dayanayamayip "arkadas oyle sey olur mu" diye cikisasin geliyor. Dolayisiyla tum muhaflileri "uyandirdigini sanan adam" kategorisine sokmamak lazim :)

Adsız dedi ki...

Bazen de aynen ana haber bülteni başlıkları gibi, "akıllara hayret verecek" derecede saçma fikirler oluşuyor. Gerçekten o fikiler samimi mi ve dayanağı nedir, muamma.

Eren Kumcuoğlu dedi ki...

Deniz,
Söylediklerim yanlış anlaşılmasın, muhalif olmak kötü bir şey değil, düşünen insan muhalefet yapar.
Ancak, verdiğim örneklerde olduğu gibi konuları amacının ötesine çeken, muhtemelen aramızdaki herkesin zaten kafa patlattığı konuları yalnızca kendisi farkındaymış gibi lanse ederek konuyu açan kişileri küçük düşürmeye çalışanlardan söz ediyorum burada.

Eğitişim Kariyer;
Saçma da olsa fikirleri dinlemek lazım. Kulağa en aptalca gelen fikir bile yeri geldiği zaman insight olabiliyor. Bu tip vakaları siz, bir enstitü olarak benden çok daha iyi bilirsiniz.

Bu arada, bu konuyla ilgili friendfeed linkini de takip edebilirsiniz, orada da oldukça nitelikli bir tartışma yürüyor;
http://friendfeed.com/e/361d0b93-fe63-9049-238f-bd9c077a4029/Sosyal-Payla-m-Ortamlar-nda-muhalif-insan/

Adsız dedi ki...

Evet bu insanlar var ancak lütfen bunlarla başkalarını karıştırmayın. Örneğin "Acil Yardım laptop'um kanatlandı" başlığınıza "RTFM" veya daha kötü sözler sayanların sayma nedenleri muhtemelen şunları göz ardı ettiğiniz içindir. http://www.catb.org/~esr/faqs/smart-questions.html
(Linki okursanız kabalık edenin aslında sizde olabileceğini göreceksiz)