16 Eylül 2008 Salı

Kurumsal Sosyal Sorumluluk kimin harcıdır?

Bugün Aylin'in blogunda Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Kallavi (!) Şirketler yazısını okudum. Yazdıklarımı okumaya başlamadan önce siz de mutlaka sözkonusu yazıyı okuyun...

Aylin soruyor; Kurumsal Sosyal Sorumluluk yalnızca büyük şirketlerin harcı mıdır?

Öncelikle Kurumsal Sosyal Sorumluluk kampanyalarının temelde duygusal iletişim çalışmaları olduğunu sürekli olarak hatırlayalım. Şirketler için; -Alınan ürünlerin belli meblağlarının karşılandığı kampanyalar dönemsel satış destek aktivitesi, -Bedelsiz okutulan çocuklar gelecekteki iletişim çalışmalarının cast'ı ya da şirket çalışanları,-Her tıklamaya belli bir ölçekte yardım göndermek database toplamakla eşdeğerdir.

Biraz daha basit ve mikro bir bakış açısıyla bakalım;
Ortalama maaşla çalışan bir kişi, yaşam standartlarına göre belki belli bir hacimde yardım yapabilir, ancak ses getirecek bir yardım yapamaz.Öte yandan, Seda Sayan televizyon programında her gün bir tır dolusu yardım göndereceğini ya da işsizlere iş vereceğini bas bas bağırabiliyor.

Ortalama maaşla çalışan bir insan geleceğini garanti altına almak için daha fazla (Maslow Piramidi'nde üst sıralara çıkmak için) çaba sarfederken, Seda Sayan kendini garantiye çoktan almış olmanın getirisiyle "kendini gerçekleştirme" eylemini "Sosyal Sorumlu" olduğunu göstererek yapıyor.

Şirketler de aynı şekilde tepki verirler.

Gelecekleri garanti altında olmayan, daha çok büyümek isteyen şirketler iletişimde öne çıkmak, kısa vadeli hedeflerini tutturmak zorundadırlar ki ayakta kalabilme savaşını verebilsinler.

Bugün ses getirecek bir sosyal sorumluluk kampanyası, küçük ve orta ölçekli şirketler için iletişimde mucize yaratmakla eşdeğerdir.
Çünkü bu tip ses getiren kampanyaların bütçeleri çoğunlukla, KOBİ'lerin fiziksel varlıklarının birkaç katı büyüklüğünde olmakta...

Çok az şirket küçük bütçelerle sosyal sorumluluk konusunda harikalar yaratabilir. (The Body Shop burada güzel bir örnektir). Ancak kabul etmek gerekir ki pek az firma bu innovasyon ve vizyon yeteneğine sahip...

3 yorum:

Aylin dedi ki...

Sevgili Eren,

Genis icerikli cevabin icin tesekkur ederim.

Adsız dedi ki...

Merhabalar Eren,

Blogunu henüz takip etmeye başladım. Başlangıç olarak, hazır birşeyler de karalıyorken, beğenilerimi dile getirmek uygun olur diye düşündüm. Yazdıklarını şimdiden büyük bir merak ve ilgiyle takip ediyorum. Görünüşe bakılırsa takip etmeyi de sürdüreceğim:)

Konuyla ilgili olarak (çok kaba bir tabirle özetleyecek olursak), "sosyal sorumluluk projeleri çıkar esasına dayalı olarak yürütülen projelerdir. Herhangi bir kuruluş, böyle bir projenin altına girmeden evvel bu projenin şahsi çıkarlarına ne yönde etki edeceği konusu üzerinde yoğunlaşır. Beklenen etki ise ancak ve ancak büyük maliyetler sarfedilerek yaratılır. Bu nedenle küçük ölçekli işletmeler, bu tarz büyük ölçekli projeleri hayata geçir(e)mezler. Esasında şirket için beklenen manada bir çıkar da söz konusu olmayacağı için, bütçelerini daha farklı mecralarda kullanmayı tercih ederler." diyorsun. Eğer yanlış anladıysam düzelt lütfen.

Şimdi görünen o ki burada amaç bir fayda sağlamaktan, anlamlı bir katkı yapmaktan öte şirket yararına kazanç elde etmek. Projenin öznesi, her ne kadar ilk bakışta öyle değilmiş gibi görünse de, şirketin menfaati. Kendi adıma burada insani değer teşkil eden, hiçbir evrensel ilkenin izine rastlayamıyorum. Bu beni biraz rahatsız etti. Yorum yapmaktan ziyade, bu konunun etik boyutu hakkındaki düşüncelerini dinlemeyi tercih ederim.

Çalışmalarında başarılar!

Eren Kumcuoğlu dedi ki...

Emre merhaba,

Cevabını biraz uzun tuttum ama, herhalde bu yazı verebilir;
http://branderen.blogspot.com/2009/01/sosyal-sorumlu-kimdir.html

Selamlar,