31 Ekim 2007 Çarşamba

Zaman Outdoor reklamları ve basında tarafsızlık

Bazı şeylere çok dikkat ederim, biri de aldığım haberin tarafsız olmasıdır.
Üzülerek söylüyorum ki bu, Türkiye şartlarında geçerli olmayan, hatta belki de gelinen noktada asla gerçekleşmeyecek bir durum. Bu konuda hiç ümidim yok yani.

Tarafsızlıktan kastım yalnızca kutuplaşmalar değil, bağımsız geçinen gazetelerin bile kullanmaktan çekinmedikleri kendi üslupları.
Hepsi kendi zümrelerinin, tabir-i caizse "nabzına göre şerbet" veriyor.
Medya grupları da zaten terazinin ağır geldiği tarafa göre bu üsluba yön vermekte.

Briefistan yazmış;
"
Zaman herşeyin sorumlusu olarak kendilerinin, muhafazakarların, "dincilerin" biçilmesine içerlemiş. "onlar" diye bahsediyor. asıl "onlar" suçlu. kendileri farklıymış. afişlerin "Zaman Gazetesi"yle alakası bile olmaması da olayın bir başka yönü."

Mecranın kullanımı beni inanılmaz rahatsız etti. Görsel ile modernize edilmiş sayılır ancak klasik muhafazakar saldırganlığından hiç bir şey kaybetmemiş. Biraz tutarlı olunsaydı keşke, gazetede o kadar pazarlama profesyoneli yazar var ama bir yol göstermemişler, bu mu bütünleşik pazarlama iletişimi anlayışları?
"Onlar"
diyerek zaten bir basın organının yapmaması gereken şeyi yaparak kitleleri birbirinden ayırıyor. Belli bir zümreye hitap ediyor ve geri kalanlarına sanki dış mihraklarmışcasına "onlar" diyor (aynı şeyi Cumuriyet gazetesi de yapıyor ve ben onların bu tutumunu da hiç hoş karşılamıyorum!)...

İkiyüzlülük mü dersiniz yoksa korkaklık mı bilmiyorum, ama keşke görseldeki yüzün altını da gösterselermiş te o yüzün altındaki "upuzun arap sakalı" görmüş olsaydık...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu reklamda ayrımcılık yapıldığı nereden farkediliyor anlamadım. Reklam konusu sivri köşeli olduğu için mi hazım zorluğu çekilmekte acaba? Bir tek reklamdan bu yorumları çıkarabilmek için geçmiş bilgilerin (önyargıların) devreye girdiğini düşünüyorum.

Bunun adı korkaklık değil bence, tam tersine doğruları günyüzüne çıkartma cesareti!

Yazılarınızı ilgiyle izleyen bir okurunuz olarak "Bir kez daha düşünülerek yazılsaydı bu yorumlar keşke!" diyorum.

Saygılarımla,
Uğur.

Eren Kumcuoğlu dedi ki...

Uğur,
"Hazım zorluğu" hoş olmamış, liberal olduğumdan benim için de geçerli bir saptama değil. Dolayısıyla beni farklı bir konuda rahatsız etti, en son paragrafımda açıklamaya çalışacağım.

Geçmiş bilgiler evet, anlatacağım tecrübemden sonra dilersen önyargı da diyebilirsin.
Bunu bende yaratan muhtemelen üniversite yıllarında elime geçen bir Zaman gazetesinde "internet'in şeytanın (deccal) ve kıyametin ta kendisi olduğu" savunulan bir köşe yazısı okumuştum. İnternet'ten korkan ve ondan sakınmamız gerektiğini söyleyen bir "aydın". Burada aklı başında bir insanın alacağı yargıya vardım ben de. Dolayısıyla bu tecrübemi unutmam pek mümkün değil. Gazete son yıllarda demografik bir gelişme göstermiş olabilir ancak tabanının halen bu olduğuna inanıyorum.

Yayın organlarının tarafsızlığına gelince, o konu biraz komplike. Hassas noktalara girmeden kendimi ifade etmeye çalışayım. İdeal olan, İbrahim Tatlıses'e "İbrahim Tatlıses" ya da Fatih Terim'e "Fatih Terim" diye hitap etmektir, "imparator" değil. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Bugün dünya gazetelerine, bize büyük acılar yaşatan ve adını bile anmak istemediğim terör örgütüne "terör örgütü" dedirtemediğimiz için kızıp bağırıyoruz ama, kimsenin durup altını çizmediği (ya da çizmek istemediği) bu konunun esasında tarafsızlık ilkesinden kaynaklanan bir durum olduğunu da hatırlatmak istiyorum. Bizim için durum haklı olarak farklı, ancak onlar bunu yazarlarsa taraflı olacaklardır.
Cumhuriyet gazetesi de dahil olmak üzere, maalesef ülkemizde kaliteli duruşa sahip bir gazete olduğunu düşünmüyor, hemen hepsinin bir bulvar gazetesi ayarında olduğunu düşünüyorum. Hepsi bir kutuplaşmanın içerisine bizi günden güne hapsediyor. Zaten çok kritik bir dönemden geçen ülkemizin bir de başka yönlerde bölünmeye çalışılmasının amacını anlamaya çalışıyorum. Aynı şeyi onlar da yaptı, tasvip etmediğimi bilmenizi isterim.

Yazılarımı takip ettiğiniz için teşekkürler, selamlar!

Eren

esrArengiz dedi ki...

Sevgili Eren,
Öncelikle belirli yargılara (önyargı değil) saygılı olduğumu belirtmek isterim.

konuyla ilgili brefistandaki yorumunu buraya taşıyarak yapmış olduğun paylaşıma benim de yorumlarım şu yönde olacak;

öncelikle Zaman'ın sloganını dikkatli okumak gerek. Doğan Medya malesef Türkiye'ye yön vermek gibi bi gücü elinde bulundurduğundan borusunu öttürmeye, dönem dönem taraflılığın ötesinde mesnetsiz yayın yapma cüretinde bulunan medya devi. malum Zamanın afişlerinde vurgulanan nokta tam anlamak ve tamamlamak için diyor. haa kullanım şekli bu mu olmalı tartışılır. şimdi gazetenin 1 aydır attığı manşetlere dönüp baktım ve hemen hepsi kardeşlik, birlik ve beraberlikten söz ediyor. şimdi bazı kesimler çıkıp ellerinde sağlam deliller olmadan haber yapma cüretini bulup direkt olarak bir kesimi suçluyorsa ve biri de çıkıp suçlunun çeteler olduğunu gösteriyorsa ben sadece alkışlarım.

attığın başlığa gelince, elbette Zaman bir taraf. ama doğrudan yana bi taraf sergiliyor. haklıdan yana bi tarafa tarafsız olmalıydı demek ne derece bi tarafsızlık?

Ünv. başından geçen olayı da yorumumdan ayrı tutumuyorum. belli bi çizgisi olan ama farklı kesimden insanların aynı potada buluştuğu bi gazete aynı zamanda. (iskender pala, leyla ipekçi, elif şafak, nuriya akman vs. değerli bi kadro var) bazıları gazeteyi eline almadan yorumdan öte ahkam kesiyor, hayret ediyorum.

yine brifistanın attığı başlık. namaz tersten okunmalı. neden ibadeti bi gazeteyle, bi kesimle, bi grupla bağdaştırma lüzumu görülmüştür. ne kötü şucu bucu takıları yakıştırmak. oysa hepimizin kendine göre inançları ve değerleri var. ben bunun bi gazeteye atfedilmesinden rahatszlık duydum.

son cümlenin yakışık almadığını düşünüyorum. "upuzun arap sakalı" tabiri gerçekten hoş değil. yazını gölgelemiş.

"klasik muhafazakar saldırganlığı" yeni kavram kalıpları türetmek de kardeşliğimizi gölgeler. birileri çıkıp zamanında ılımlı islam dedi, ben hiç islam'ın başına bi sıfat almasına hoş bakmadım. islam özünde orta yolu gösterir. özünde ılımlı olmak hep vardır. mevlana bundan beslenir. tasavvufun kaynağı budur.

vesselam. saygılarımı sunarım.
kardeşlikten ve kardeşçe yaşamaktan dem vurduğum bugünlerde kardeşçe kucaklarım..

sevgilerle.

ferit dedi ki...

Yazınızı ve yorumları ilgiyle okudum. Yorumlar üzerine yorum eklemeye pek gerek kalmadı benim icin. Reklamlardaki üslup biraz rahatsız edici olsada anlatılmak istenen doğruları net sunma gayreti gibi duruyor. yazınızdan istifade ettim, tesekkurler.

esrarengiz'den fevkalede yerinde iki alıntı ile bitirip, selamlarımı sunarım.

" attığı başlığa gelince, elbette Zaman bir taraf. ama doğrudan yana bi taraf sergiliyor. haklıdan yana bi tarafa tarafsız olmalıydı demek ne derece bi tarafsızlık?"

"son cümlenin yakışık almadığını düşünüyorum. "upuzun arap sakalı" tabiri gerçekten hoş değil. yazını gölgelemiş."

gercekten yazını okurken yukarda bahsi gecen ifadeyi okuyunca 'bu da mı?' dedim icimden.

tekrar tbr,tşk