Web'deki gelişmeler, PR krizlerini önüne geçilemez hale sokuyor
Daha önce Politik Tüketici'den bahsetmiştik.
Digiturk krizi esnasında, Digiturk'ün uygulattığı sansüre tepkisini abonelik iptali yaparak göstereceğini söyleyen ciddi söyleyen kesim söz konusuydu.
Benzer davranış modelini sergileyen bir kesim şimdi de Turkcell, Mustafa filmine sponsor olmaktan vazgeçtiği için aynı astım kestim havasında.
Turkcell'in, Mustafa filmine sponsor olmayışı Doğan medya grubu'nun haber kaynaklarında "her kesimden müşterimiz var, onları mutsuz edemeyiz" beyanatıyla açıklandı.
Politik davranış sergileyen tüketiciler de, Turkcell aboneliklerini iptal edeceklerini ve sitemlerini dile getirdiler.
Turkcell için geç te olsa bir açıklama geldi. Projede yer almama sebebi, "Atatürk'ün özel hayatına odaklanması" olarak gösterilmiş.
Açıklamada biraz kusurlu bir ifade var, ancak ben ne demek istediklerini anladığımı sanıyorum. Kamuoyu anlar mı, orası meçhul.
Filme gitmediğim için ise daha fazla yorumda bulunamayacağım...
Bu tip konularda yorumda bulunmadan önce, haberlerin işlenişlerini mutlaka farklı kaynaklardan takip etmek lazım. Örneğin, Fatih Altaylı, Doğan medya grubu'nun neden bu sponsorluk olayını bu denli gündeme getirdiğini farklı bir bakış açısından anlatmış.
Söz konusu iddia doğruluğunu kanıtlar mı bilemiyorum. Ancak medya kapsamı açısından bakıldığında Fatih Altaylı'nın bu iddiası, başka platformlarda yankı bulmazsa herkes Turkcell'i Doğan'ın anlattığı perspektiften görecektir.
Bloglar ve bazı sosyal medya enstrümanları şimdiden Turkcell'in Mustafa filmine sponsor olmayışını sivri dillerle eleştirmeye başladı. Farklı iddiaları gözden kaçırabileceklerini varsayarsak, bu işin negatif yansıması uzun bir kuyruk gibi Turkcell'in peşinden gelebilir.
Bilginin yayılma hızı bizi heyecanlandırsa da, içerisinde büyük tehditler barındırıyor. İletişim yeteneklerimiz arttıkça bu yetenekleri silah haline getiriyoruz (tıpkı teknolojik gelişmeleri de aynı amaçla kullandığımız gibi). Bunun önüne geçmek te (yalnız fiziksel olanından değil, yasal ve bürokratik yollarla da) kaba kuvvet kullanarak değil, etkili bir iletişim ile çözülecektir.
Hassasiyetle, insanları düşünerek, diyalog kurarak...
6 yorum:
Bana da biri su sekilde anlatti olayi; Can Dundar ve Sureyya Ciliv belgeselin cekim asamasinda ucakta karsilasmislar. Can Dundar, konudan bahsetmis ve markanin sponsor olup olmayacagini sormus. Sureyya Ciliv sponsor olacaklarini soylemis. Belegesel tamamlandiktan sonra Sureyya Ciliv'e izletmisler. Sureyya Ciliv, aynen basin aciklamasindaki gibi yorum yapmis. Bu yuzden resmi sponsor olamayacaklarini fakat gereken destegi marka ismi kullanilmadan da verebileceklerini soylemis.
Ilginc olani, iddia edilene gore Turkcell in sponsor olmayisini bu kadar buyuk haber halinde yayan taraf ise ingiliz rakibiymis.Imzasiz emailler yaratilip viral etkisi yaratacak sekilde etrafa gonderilmis.Tabii netice itibariyle tum hikaye mis'li gecmis zamanda anlatiliyor:)
Aylin;
Bu tip şeyler zaten tam da bu yüzden önüne geçilemez hal alıyor!
Bilgi inanılmaz bir hızla ağızdan ağıza dolaşırken, ortaya başka kuramlar atılıyor ve haber, kaynağından kişiye ulaşana kadar çoktan bir "mit" halini almış oluyor.
Eren,
bnf'de aynı konuyla ilgili yazdığım yazıya yorum olarak gelen şu linkte yazanlar bana en inandırıcı geleni oldu. Turkcell'in açıklaması bana da tam net gelmedi ama direkt "patronlar kavgası" diyemedikleri için "özel hayat" bahane olmuş bence.
Bir de Turkcellin açıklaması için geç de olsa demişsin açıklama tarihi bugün değil 30 ekim sen geç okumuşsun galiba belirteyim dedim:) Belki açıklama daha da önce gelmiştir. Halen turkcell.com açtığımızda ilk olarak sponsorlukla ilgili açıklamanın duyurusu geliyor karşımıza. Bu da diğer bir not:)
Hüseyin,
Açıklama tarihi 30 Ekim'i geç olmakla suçluyorum zaten. Çünkü sponsorluk haberleri o haftanın manşetlerini epeyce süslemiş ve Turkcell o sırada sessiz kalmıştı.
Hatta gecikme konusunda arkadaşlarla aramızda "Turkcell cevabını kitlesel mecradan verecek, herhalde prodüksiyon aşamasındalardır" diye şakalaştık bile =)
yazıda "Bugün (Turkcell için geç te olsa) bir açıklama geldi" dediği için açıklamayı bugün okuduğunu düşündüm:)haberin ilk çıkışı 28 ekimle 2 gün var, hatta haberlerin saatine bakarsak 32 saat falan var. Ama dediğin gibi bilginin yayılma hızı o kadar arttı ki dakikaların bile önemi var artık. prodüksiyon aşaması iyiymiş bu arada:)
Bir sorunum var, eğer aklıma geleni hemen yazıya dökmezsem unutuyorum.
Kesinlikle haklısın, yazıyı 30'unda yazdığım için "Bugün" orada duruyordu, ibareyi kaldırdım =)
Yorum Gönder