Mola sonrası
Ekim'de çalışmaya başlayacağımdan bu ara biraz fazlaca geziyorum. Cuma günü Fenerbahçe, Cumartesi Polonezköy ve Silivri, Pazar günü de Göztepe derken herşeyden 2 gün uzak kaldım, hiç online olmadım ve cep telefonum da kapalıydı. Herkese tavsiye ederim, çok iyi geliyor.
Biraz WOMM yapacağım...
Michael Moore'un Sicko'sunu en sonunda izledim. Michael Moore ile tanıştıysanız zaten izlersiniz, henüz kendisini tanımıyorsanız Sicko'yu ve diğer belgesel filmleri olan Bowling for Columbine ve Fahrenheit 9/11'ı izlemenizi öneririm. Sicko'da, Moore'un diğer belgesel filmleri gibi son derece başarılı ve karnınıza yumruk etkisi yaratıyor. Ben filmi izlerken "Biz nerede yaşıyoruz yahu?" dedim.
Geçenlerde The Simpsons'tan bahsetmiştim, madem yeri geldi onu da yazayım. İzledim ve dizi kadar eğlendirmedi. Halbuki South Park: Bigger, Longer and Uncut'ta öyle olmamıştı. Demek ki The Simposons uzun metrajda olmuyormuş. Şöyle de bir kare var filmin başında, çok hoşuma gitti.
Jean Christophe Grangé'nin Şeytan Yemini adlı son kitabını okuyorum bir süredir. Bir süre önce ön sipariş verip almıştım ancak bir türlü kendimi verememiştim. Kurtlar İmparatorluğu ve Taş Meclisi hariç yazdığı diğer romanları sevdim. Bu da yavan gelmişti ancak bir süre sonra iyi kaptırıyorsunuz. Bilmiyorum, konuşmak için henüz erken, kitabın sonunda saçmalarsa söylediklerimi yutmak zorunda kalırım diye bir şey demiyorum. Bunu yaparken evde benim tarafımdan okunmayı bekleyen çeşitli konu başlıkları altında 22 kitabın daha olduğunu gördüm. Aralarında ilgi çekici olanları var, okudukça burada paylaşmayı düşünüyorum.
Bu aralar Sertab Erener'in Sertab Goes to the Club albümüne sardım. Harika. Uzun zamandır bu kadar keyifle dinlediğim albüm hatırlamıyorum. Dinlemediyseniz şiddetle tavsiye ederim. Club tarzını sevmem diyorsanız bile bunu denemenizi öneriyorum. Bu kadın gerçekten kaliteli müzik yapıyor.
Şu tasarım haftası etkinliğini ziyaret etmek istedim, ancak haftalar öncesinden Polonezköy programımız olduğundan ve iptal de edemediğimden gidemedim. Giden varsa görsellerle destekli benimle paylaşırsa çok mutlu olurum.
Pazar günü ise Göztepe'de Antepliler günü olacak dedi Zafer, gittik baktık ki korkunç bir organizasyon. Arabistan'daki ya da Ukrayna'daki pazar yerlerini anımsattı bana. Çok fazla duramadık, oldukça kötüydü. Nasıl göründüğüne dair ipucu hemen aşağıda.
Şöyle bir Ariel outdoor uygulaması varmış Cadde'de. Bu cam kafes içerisindeki Ariel deterjanın üstüne sabun köpükleri dökülüyor, sağa sola uçuşuyormuş.
Bu sefer bizzat görmedim, ancak aynı şeyi 3 sene önce Hayat Kimya sıvı ve katı sabun ürünleri için vapur iskelelerinin içinde yapmıştı, oradan nasıl bir şey olduğunu tahmin edebiliyorum.
Görüntü cep telefonuyla çekildiğinden görüntü pek temiz değil, üzgünüm. Yakından oldukça şirin göründüğünden eminim.
1 yorum:
insan antep günü diyince yöresel bişeyler bekliyor.Güllüoğlu,Sahan ve daha adını hatırlamadığım birçok firmayı görünce çok garipsedim.Böyle olacağını bilsem giderdim mekanlarında yerdim, eziyet çekmeye ne gerek vardı.
Tek sevindiğim nokta meşhur Katmer tatlısı oldu, onu da tam beğenmedim ye neyse :)
Ariel fotosu arabayla giderken çekildi kusura bakmayın.
Son olarak Simpsonlar kadar dünya gündemini kendilerine yansıtan bir çizgi-dizi daha görmedim.(Az da olsa South-Park)Adamlar bu işi gerçekten biliyor.
Yorum Gönder