10 Temmuz 2007 Salı

Desibeller artıyor...


Evet... Seçim günü yaklaştıkça finansal gücü seçim otobüsü kiralamaya yeten güzide partilerimiz desibellerini mobilize bir şekilde sokak sokak dolaşarak peşpeşe arttırıyorlar. Yetmeyenler de ilçe başkanlıklarına doldurdukları kolonlarla çakılı defans sistemiyle desibel saldırısında bulunuyorlar. Tam saha pres. Bunalan ne yazık ki rakip partiler değil, biz.

Merak edip internete biraz baktığımda seçim zamanı özel olarak bu iş için tasarlanmış hoparlörlü kamyonet-minibüs kiralayan şirketlerin sayısının oldukça fazla olduğunu gördüm. Dönemsel de olsa gerçekten büyük bir pazarı var belli ki. Ben bu araçların partilerin malvarlıkları arasında olduğunu düşünmüştüm hep.

Biraz daha gezinirken 1980 baskılı bir kitaba rastladım. Nail Güreli - Seçim Otobüsü. Konusu tabii ki mizah. Zaten bu konuda başka ne üretilebilir ki?
Kitabı okumadım, ancak içeriğini tahmin edebiliyorum. Kapaktaki artwork'ten de tahmin edilebilir. Görünüşe bakılırsa taaa 80'lerden bu yana siyaset dünyasının pazarlama ve itibar yönetimi anlayışında (internet gibi yenilikleri saymazsak) pek değişiklik yok. Maalesef siyasiler aynı, siyasi anlayış aynı, yöntemler aynı.


Şu minibüs kiralayan şirketlerden, özellikle dikkatimi çeken bir tanesinin web sitesinde "Seçim meydanında denenmiş ve başarısı kanıtlanmıştır" yazıyordu.
Başarısını hangi kriterlere göre ve nasıl kanıtladınız?
İnsanların rahatsızlığını mı ölçtünüz, yoksa desibele göre mi karar verdiniz?
Hangi ölçüm metodlarını kullandınız?
Bu uygulamadan sonra insanların partinize geri dönüş oranı, oy sayısındaki artış, partiye bağlılık ne oranda değişiklik gösterdi, ölçtünüz mü?

Pazarlama ve Marka Yönetimi profesyonelleri WOMM'un ölçülebilirliği, reklamların etkisi, marka değeri üzerine harıl harıl kafa yorup tartışırken, bu abiler kendi pazarlama karmalarını formüle etmiş te haberimiz yok. Eh, "Helal olsun" deyip , başarılarının devamını dilemekten başka bir şey diyemiyorum!

Hiç yorum yok: